Bize Gore
Huseyin Gulerce
Iniltileri dinledim aglayarak
Bu deprem; daha ilk 45 saniyesindeki dehsetiyle, boyutlari ve acilari saatler gectikce buyuyecek bir felaketin habercisi
gibiydi. Deprem haberlerinin ilk 5-6 saatinde unutulan Yalova, nasil sonraki saatlerde felaketin belki de birinci
derecede vurdugu yer olarak anlasildiysa, "Kandilli Rasathanesi'ne gore 6,7 siddetindeki deprem.."
sonra nasil 7,4 siddetinde aciklandiysa, olu sayisi da, felaketin capi da maalesef artacaktir.
Ben depremi en siddetiyle Yalova'da yasayanlardan biriyim.
Uykunun en derin yerinde uyandigimda o bitmeyen 45 saniyedeki dehsetin sokuyla zihnimden gecenler;
"Aman Allah'im! Bu ne boyle? Bu sesler, yikilan, kirilan esyalar, karanlikla beslenen bu gicirtilar, daha once
hic duymadigim sesler.." oldu. Daha onceki kisa sureli depremlerin aliskanligi ile "dinsin de sokaga
firlayalim" diye dusundum. Nihayet durdu. Cocuklarima seslendim. Sukurler olsun sag idiler. Sokaga firladik.
Komsular da ciktilar. Yalinayak, don fanila firlayanlar vardi. 5-10 dakika sonra aklimiza ancak saatin kac oldugu geldi.
"3 gibi." dediler.
Acaba depremin merkez ussu neresiydi? Biz bu kadar korkunc sallandigimiza gore, bizim binalarimiz
yikilmadigina gore merkez kim bilir ne olmustur? Mahallemizde hic yikilan bina, yaralanan yoktu. Cok sukur ucuz
atlatmistik.
Elektrikler yoktu. Televizyonlardan ne oldugunu ogrenemezdik. Otomobilin radyosu yegenlerden birinin
aklina geldi. Actik, hicbirinde deprem haberi verilmiyor. Nihayet 35 dakika sonra bir FM radyosu Izmit-Adapazari
merkezli buyuk bir deprem oldugunu, Istanbul'dan da hissedildigini anonslayarak bir telefon numarasi verdi.
Istanbul'un degisik yerlerinden aranmalarini istedi. "Demek ki Yalova ucuz atlatti." dedik.
Bizim evlerimiz Yalova'nin Esentepe denilen yuksekce yerinde. Aklimiza kardesimle 60 metre otede oturan
felcli halamiz geldi. Onu da disari cikardik. Halamin oglu asagilarda duzde oturuyorlar. O da az sonra annesi icin geldi.
Onlarin gelmesiyle olay degismeye basladi. "Abi asagilar bir felaket." dedi. 5-6 katli apartmanlar oldugu
gibi cokmus. Eski ogrencilerimden doktor Salih, esi ve cocuklariyla Mesa apartmanlarinin enkazi altindaymis. Lise
muduru, bir zamanlar mesai arkadasim Ibrahim Uslu ayni enkazin altindaymis.
Gun isiyinca asagilara indik. Aman Allah'im! Radyolar bu felaketi anlatamiyor. Yuzlerce apartman degisik
bicimlerde, kimisi bir yigin halinde, kimisi yana kayarak, kimisinin iki kati, uc kati topragin altinda 2-3 katli binalar
gorunumunde.
Ve dehsetin, caresizligin en buyugu. Enkazlarin altindan iniltiler, imdat sesleri geliyor. Insanlarin en yakinlari o
enkazlarin basinda caresiz agliyorlar.
Aglayan yureklerimiz, aglayan gozlerimiz var; ama caremiz yok. Organizasyon yok. Teknik imkanlar yok. Bir
vatandas bir komisere isyanla karisik dert yaniyor: "Beyin takimi yok..."
Herkes caresizligini, teslimiyetini, ofkesini baska turlu ifade ediyor: "Allah'in ikazi. Millet olarak cok
azdik. Bu mal kazanma hirsi yok mu?.. Kur'an'la boyle ugrasmayacaklardi. Masum yavrucaklar cok aglatildi...
Hocam, hani devlet?.. Bu enkazlar uc gunden once kalkmaz. Altindakiler de olur gider. Git bak hocam, Hacimehmet
Ovasi'nda 150 apartman cokmus. Saglam tek bina yok. Yesil alanlari, ovalari binalarla doldururlar mi?.."
Bir el aradim asirlik vurdumduymazliklarimizi yok edecek.
Bir el aradim asirlik ciddiyetsizliklerimizi, nemelazimciligimizi yerle bir edecek.
Bir el aradim bu ulkeyi, insanimizi ilimle, tedbirle, teknolojiyle, organizasyonla, cagdas projelerle ve sefkatle,
merhametle kucaklayacak...
Bir el ariyorum. Bu defa olanlari unutmayacak.
Bir el ariyorum, bundan sonra hayati ve bizi ciddiye alacak.
Allah'im. Icimizdeki beyinsizler yuzunden bizi helak etme.
Allah'im. Seni sadece felaket zamanlarinda anan degil, her an hatirlayan, Sana darlikta da bollukta da cok
sukur eden, cok yalvaran, cok dua eden kullarinin sayisini artir.
Bizi, bize birakma Allah'im...