7 Eylul 1999, Sali
Guncel
Dunyadan
Ekonomi
Kultur
Spor
Yazarlar
Arsiv
Medya

Text Only
Temel Harfler


Ankara'yi sarsan sozler
Yargitay Baskani Sami Selcuk'un su sozleri deprem etkisi yapti: "Ideolojik, militan devletin sonu hep aynidir. Hizla yaslanir, cunku olumcul devlet yetmezligi hastaligina yakalanmistir. Insani kolelestirdigi icin mesru degildir."

Yargitay Baskani Sami Selcuk, yargi yili acilisinda yaptigi konusmayla Turkiye'deki hukuk sistemi ve devlet yapisina sert elestiriler getirdi. Turkiye'deki yarginin bagimsiz olmadigini soyleyen Selcuk'un "Turkiye'de demokrasi istiyorum. 1982 Anayasasi mesru degil. Demokrasi cumhuriyeti degil, cumhuriyet demokrasiyi yonetiyor." seklindeki carpici sozlerinin onumuzdeki gunlerde cok tartisilmasi bekleniyor. Selcuk, Turkiye'nin hukuk devleti olmak yerine hukukun ustunlugunu benimseyen bir devlet olmasi gerektiginin altini cizdi. Selcuk'un demokrasi, hukuk felsefesi ve siyaset sosyoloji acisindan bir ders niteligindeki konusmasi uzun sure alkislandi.

Yeni adli yil dun Yargitay'da yapilan torenle resmen basladi. Yargitay Baskani Doc. Dr. Selcuk, torenin acilisinda 55 sayfadan olusan konusma metnini ozetleyerek okudu. Selcuk, konusmasina, yeni adli yilin insanliga adalet, baris ve mutluluk getirmesini temenni etti.

Doc. Dr. Selcuk, 21. yuzyila girerken, "avlanma caginin" bittigini, "haklar ve ozgurlukler caginin" basladigini ifade ederek, insanlik ve Turkiye'nin, buna gore kendilerine ceki duzen vermek zorunda oldugunu kaydetti.

Iki Turkiye var

"Sirtini birbirine donmus iki Turkiye var." diyen Selcuk, bunlari soyle acikladi: "Uzun soluklu dusundugumuzde ve ileri toplumlarin tarihleriyle karsilastirdigimizda efsanevi bir kurtulus savasini basaran, cumhuriyeti kuran, onca travmalara karsi demokratik sabir ve ergenlik sinavindan yuz akiyla cikan, ekonomik ve kulturel dinamikleriyle disa dogru patlayan, yayilan genis halk. Dipdiri, capcanli ve hep ayakta. Bu birinci Turkiye'dir, dogru ve gercek Turkiye'dir. Buna karsilik her seyi geriden izleyen, kendisinin uretip devletlestirdigi yazili hukuka gore halkiyla mahkemelerde surtusen, halkina guvenmeyen, hep ice dogru patlayan, yayilan ve genisleyen birinci Turkiye'ye yetismeyen, hastalik irisi hantal bir devlet. Bu ikinci Turkiye'dir, yanlis ve oykunmeci Turkiye'dir."

"1930'lara donulemez"

Ataturkculugun Turkiye'de bir ideoloji olarak algilandigina ifade eden Selcuk, "Ataturk ideolog ve ideokrat, Ataturkculuk ideoloji ve ideokrasi degildir. 1930'lara donulemez. Donulurse simdiki zaman da avucumuzdan kayar gider. 1930'lardan ders alarak bekciligine ozenmeden gelecegi bilimin isiginda gelecekler uretilirse, iste o zaman Ataturkcu olunur." seklinde konustu.

Cagcil demokrasi tanimini yapan ve bunun bireyin ozgurlugu ile beyninin ozgurlugunun baslamasi ile gerceklesecegine dikkat ceken Selcuk, "Insani insan yapan en soylu organ beyin, beynin en kutsal urunu dusunce, inanctir. Buna herkesin ve devletin saygi duymasi zorunludur. Dusuncelerin , inanclarin aciklanmasini yasaklama girisimleri dun olanaksizdi, bugun de olanaiksizdir. Cunku insan yok edilebilir; ama teslim alinamaz." dedi.

Dusunce, karsiti ile vardir

Doc. Dr. Sami Selcuk, ozgurlukleri kotuye kullanma ve demokratik sistemi yikma bahanesine bagli olarak dusuncenin aciklanmasi ozgurlugunun sinirlanamayacagini da vurgulayarak, "Birinci neden dusuncenin oz yapisi ile ilgilidir. Her dusunce karsitiyla vardir ve gucunu karsitina borcludur. Ikinci neden demokrasinin oz yapisiyla ilgilidir. Demokratik toplum tek gercek savini ve kulturel tekelciligi reddeder. Ucuncu neden demokrasinin uclari evcillestirici, demokratik bagisikligin saglamlastirilmasi dehasiyla ilgilidir." diye konustu. ANKARA (Zaman)

Gercek devlet nasil olur?

Doc. Dr. Sami Selcuk, dunyanin yasadigi hizli gelisme ve degismeyi dogru olarak algilayip, degerlendiremeyen ulkelerin, "bir bunalim" yasadigini, bu anlamda Turkiye'de bir bunalim oldugunu soyledi.

Devlet yapisina iliskin olarak onemli aciklamalar getiren ve devletin yansiz olmasi gerektigine isaret eden Selcuk, "Yansiz oldugu icin hicbir gorusu, inanci onceden mahkum etmeyen bir devlettir bu." dedi. Yansiz devlet ilkesinin dogal sonuclarindan birinin, hukuk ve ona bicilen islev oldugunu ifade eden Doc. Dr. Selcuk, hukukun amacinin adaletsizligi onlemek oldugunu bildirdi. Demokraside, devletin dokundugu her seyin hukuka donusmesi gerektigine isaret eden Yargitay Baskani, "Devlet, 'cok hukuk, az devlet' formulunun de otesinde, hukukun ustunlugunu yasama gecirirse devlesmez; ama gercekten devlet olur ve mesruluk katsayisi arttigindan guclenir." dedi. Doc. Dr. Selcuk sozlerini soyle surdurdu:

"Halk suru degil"

"Yasalarin genelligi, yasayi yapanlar dahil herkese ayrimsiz uygulanabilirligi, gizli hukuk yerine acik hukuk ve saydam devletin gecmesi gereklidir. Hukukun olmadigi yerde halk, suru; insan, koledir. Demokraside, boyle bir hukukun iki islevi vardir. Herkese esit uygulanmak ve gun isigindan tartistiran, yaristiran bir baris teknigi olmak. Yasaklayici olmamak. Hukukun zorunlu ilkelerini guvenceye alan bir devlet, kendi taahhutlerine uyar. 'Yasasiz suc ve ceza olmaz', 'yargisiz kimse cezalandirilamaz' birer devlet taahhududur. Devlet hukuka saygili oldugu, hukuk da insanlari ozgurlestirdigi oranda mesrulasir ve guc kazanirlar. Sonucta her ikisinin de islevi, ozgurluklerin acilimini saglamaktadir."

Selcuk, dusunce yasaklarinin her zaman toplumun zararina olduguna dikkat cekerek, dusuncelerin aciklanmasini yasaklamanin, yalnizca dusunceyi ureten insana degil, baskalarinin dinleme ve degerlendirme ozgurluklerine de saldiri oldugunu belirtti. Doc. Dr. Selcuk, sinirsiz ozgurlugun seytanlar icin oldugunu ifade ederek, "Insanin seytanlasmasina elbette goz yumulamaz. Beynin her urunu soze donusup, disariya yansitilamaz. Sovguler, iftiralar boyledir. Dusunce sayilmazlar ve her duzende cezalandirilirlar...Bu ulkenin birey ozgurlugunun guvencesi, ceza hukukunun temelidir." diye konustu.

Toplum muhendislerinin dikkatine

Baskan Selcuk, ozgurlugu yerli yersiz sinirlayan bir hukuk ve devletin, insani insan yapan temel ogeye ve ozgurluge ihanet ettigini, dolayisiyla bununla devletin mesruiyetinin ortadan kalktigini belirtti. Cogulculugun demokrasi icin gerekli bir on kosul oldugunu ifade eden Selcuk, doga gibi toplumlarin da yapilari geregi cogulcu oldugunu belirterek, "Bu yuzdendir ki demokrasi, toplum muhendislerinin gelgec ve kurgusal bir tasarimi degil, toplumsal gelismeyi saglayan sorgulayici bir arastirma programidir. Ideolojik, militan devletin sonu hep aynidir. Hizla yaslanir, cunku olumcul devlet yetmezligi hastaligina yakalanmistir. Insani kolelestirdigi icin mesru degildir." dedi. Selcuk, kulturel kimlik, elestirel akilcilik ve katilimciligin demokrasi icin vazgecilmez oldugunu soyledi.

Gozlerinizi kapamayin... Turkiye yalniz kovboy gibi

Yargitay Baskani Selcuk, 1950'li yillarin demokrasisinin asildigini, dunyaya yetmedigini, bu nedenle Avrupa Insan Haklari Mahkemesi'nin, 1950'lerin olcutlerine gore hazirlanan Avrupa Insan Hak ve Ozgurlukleri Sozlesmesi'ni genis ve gelistirici yorumlarla yeni anlayisa uyarlamaya calistigini hatirlatti. Yargitay Baskani Selcuk, soyle devam etti:

"Turkiye, sozlesmenin mimarlarindan ve onu ic hukukuna almis. Tipki bir zamanlar aldigi Isvicre Medeni Yasasi, Italyan Ceza Yasasi gibi. Ama demokrasisini, 1950'lerin sozlesmesine bile uyarlayamamis. Hukum ustune hukum giymis. Turkiye Bati'ya en yakin ulke. Ama, feodal yapidan siyrilma, Ronesans, Reform, Aydinlanma, Sanayi Devrimi ortak kulturunun disinda kalmis. Bireyleri, ozgurlukculuk, cogulculuk, esitlik, demokrasi, sekulerlesme, laiklik gibi kavramlara yabanci kalmis. Odunc aldigi evrensel/kuresel kavramlarin iclerini bosaltip kendince doldurmus.

Ataturk, yillar once 'Gozlerimizi kapayip, mucerret yasadigimizi farz edemeyiz. Memlekemetimizi bir cember icine alip dunya ile alakasiz kalamayiz.' dedigi halde, devletimiz yasama organinca benimsenen ulus ustu hukuku bir turlu icine sindirememis, yalniz kovboyu oynuyor."

Turkiye'de hukukun ustunlugunun neden olmadigini anlatan Baskan Selcuk, Kara Avrupasi ve Anglo-Sakson ulkelerinin ozelliklerine dikkat cekti. Kara Avrupasinin otariter oldugunu Anglo-Sakson ulkelerinin uzlasmaci olduguna dikkat ceken Baskan, Selcuk, Turkiye'nin bir an once Fransa benzeri hukuk sistemini birakarak Anglo Sakson hukuk sistemine gecmesi gerektigini vurguladi.

Memurlastirilan hukukcular

"Yarginin kapisi siyasal mudahalelere acik. Ama kimseden cit cikmiyor." diyen Baskan Selcuk'un cozum onerisi soyle: "Kanimca yarginin, ozlukten denetimine degin butun isleriyle ilgili olarak bagimsiz bir yuksek yargi kurulu olusturulmali, adli ve idari yargi alt kurullari bulunmali, secimlerde yasama ve yurutmeye pay verilmemeli, kurulun kararlarina karsi yargi yolu acik olmalidir. 1982 Anayasasi'nin baslangicinda yasama, yurutme ve yargi erkleri, gucleri arasinda esitlik ilkesine, 140. maddesinde de bu esitligin nasil saglanacagina deginilmistir. Kararnameyle yasayi birbirine karistiran ve yargiclarla savcilari memurlastirmak isteyen kerameti kendisinden menkul bir hukuk anlayisi, anayasayi cigneme pahasina, yillardan beri bu esitligi goz ardi etmis, yarginin butcedeki payi yuzde 1'lerin altina dusurulerek bu esitsizlik somutlastirilmistir. Yasama ve yurutmenin parlak luksu yargiyi soldururken, aslinda yalnizca yarginin degil, devletin de sayginligi, onuru soldurulmustur. Bundan yargimiz ve halkimiz sikayetcidir."

1982 Anayasasi gecersiz

Yargitay Baskani Doc. Dr. Sami Selcuk, 1982 Anayasasi'nin bicimsel mesruluktan yoksun ve gecersiz oldugunu savunarak, "Turkiye, mesruluk debisi neredeyse sifira yaklasmis bir Anayasa ile yeni yuzyila giremez, girmemelidir." dedi. Bir hukukcu olarak mecburi gorevleri oldugunu soyleyen Baskan Selcuk, "Anayasayi elestirmek baska, ona uymak baskadir. Hiclikle sakat olan bu anayasa, yeni bir anayasa ile yururlukten kalkincaya dek ona uymak yasal bir yurttaslik gorevidir. Ote yandan onun mesrulugunu tartismak, kamuoyunu uyarmak ve halka dogrulari soylemek de bir hukukcunun ahlaki odevidir. Ben gorevimi, hem de odevimi yerine getirmeyi surdurecegim." dedi.

Selcuk, son olarak sozlerini soyle bitirdi: "Icleri bosaltilmamis, evrensel kavramlarla dusunen ve ureten dunyanin kiyisinda kosesinde degil, odaginda yer alan, tarihe maruz kalan degil, tarih yapan, cagin ruhuna denk dusen bir Turkiye istiyorum. Cogulculugun dogal sonucu olarak din ve devletin karsilikli bagimsizligi ilkesine yaslanan barisci, kirilmalara ugramamis, ozursuz ve odunsuz laikligi geri istiyorum. Dusunceleri ve inanclari yasaklamayan, yalnizca baris icinde tartisip yaristiran adalet imbiginden gecmis ve insanlari ozgurlestiren yansiz, mesrulugunu hukuktan alan guclu bir devlet istiyorum."

Dini ihmal edemezsiniz

Turkiye'de uygulanan laiklik uygulamalarinin yine Fransa kaynakli oldugunu belirten Yargitay Baskani bunu soyle acikladi: "Fransa'yi ornek alan Turkiye din-devlet iliskisi acisindan Fransa'nin yasadigi hastaliklardan bir turlu kurtulamamanin sikintisini cekmekte ve Turkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yumusak karni olmayi surdurmektedir. Dinleri asindirmaya yonelik laikciligin ana yurdu devrim Fransa'sidir. Laiklikte din ve devlet karsilikli olarak bagimsizdir. Bagimsizlik esasinda yola cikan laiklikte din kurallari devleti, devlet de din kurallarini belirleyemez. Devlet butun inanclara ve dinlere karsi ilgisiz ve esit uzakliktadir." Turkiye'nin Fransa'yi gerek hukuk gerekse laiklik anlayisi acisindan ornek almasinin nedenini de aciklayan Selcuk, sunlari soyledi: "Turkiye demokrasinin farkliliklar rejimi oldugunu, cogulculuk boyutunu sik sik gozardi etmektedir. Oyleyse Fransiz ornegini bir tarafa birakalim. Din ozellikle de Islam, sosyolojik olarak, Turk kulturunun en onemli parcasidir. Ulusal birligi saglamada bu tutkaldan yararlanmanin yollarini arayalim. Ataturk'un gazilik gibi dinsel bir unvani benimseyerek dini dislamadigini ve onu katalizor olarak kullandigini unutmayalim."




ZAMAN ]lk Sayfa
© 1998 Feza Gazetecilik A.S.