Taha Kıvanç
Malatya'dan izlenimler
 
Geçen hafta Perşembe ve Cuma günlerini Ankara’dan uzakta, Doğu’nun önemli kentlerinden Malatya’da geçirdim. Vesile, Malatya Belediyesi’nin, iftiharla, “Devletten beş kuruş destek almadan gerçekleştirdik” vurgusunu yaptığı yeni otogar binasının açılışıydı. Ben açılış törenlerinden hiç hoşlanmam; Malatya’ya özel bir sempati duymasam, otogar açılışı törenine asla gitmezdim.
İyi ki gitmişim. Otogar denildiğinde aklınıza ilk gelen görüntüyü elinizin tersiyle itin. Böylesi, yeni yapılanları dahil, ülkemizin hiçbir yerinde yok. 6,5 trilyon lira sarf etmişler inşaat için, ortaya çıkan eser, sadece işlev açısından değil görsel açıdan da, tek kelimeyle ‘muhteşem’. Sadece en iyi malzeme kullanılmış inşaatta. Belediyenin genç ve işinin ehli başkanı mimar kökenli Münir Erkal, “Doğu’nun standartlarını değiştireceğiz diye yola koyulduk” dediğinde “Büyük düşün!” özdeyişinin haklılığını bir kez daha anladım. 
Malatya bir çok bakımdan önemli bir kent. İki cumhurbaşkanı ve iki başbakan çıkarmak her ile nasip olacak bir özellik değildir. İsmet İnönü’ye ve partisine verilen oylar Malatya’ya imar olarak yansımadı, ama Turgut Özal’ın memleket sevgisinin izleri Malatya’nın taşında toprağında fark ediliyor. Malatya’ya ‘standart üstü’ ilk eseri Özal kazandırdı; Houston’daki Methodist Hastanesi örnek alınarak inşa edilen Turgut Özal Tıp Merkezi, her ikisini de gördüğüm için söylüyorum, Amerika’daki benzerinden daha güzel.
Malatya’ya yıl boyu ekonomik canlılık getiren, bizlerin yazın birkaç haftalığına ağzını serinleten kayısı. 1980’lerin başında, Özal, hemşehrilerini, “Dünyaya açılın, nerede müşteri bulursanız oraya satın” diye teşvik etmeden önce, sadece beşbin ton kuru kayısı işlenip ihraç edilirmiş Malatya’dan; bugün rekolte 100 bin tonun, ihracat da 50 bin tonun üzerine çıkmış. Sadece kayısı satışından Malatya’ya giren değer 300 milyon doların üzerinde. Bugün, onbinlerce insan, kayısıdan karın doyuruyor; üreticisi, aracısı, işleyeni, işçisi, ihracatçısı ayrı kazanıyor.
Malatya’nın en önemli kayısı ihracatçısı ‘Kırıcı’ tesislerini gezdim. ‘Dünyaya entegrasyon’ ne demek, böyle tesisler gezilirken daha iyi anlaşılıyor. Avustralya’da ve Amerika/Kaliforniya’da da yetiştiriliyormuş kayısı, ama Malatya’daki kadar lezzetli olmuyormuş. Bu sebeple, bizim yan gözle baktığımız kayısı, erbabı tarafından çok tutuluyormuş. Ancak, bizden alıp dünyaya satan yabancılar, zaman içerisinde, kendi standartlarını da benimsetmişler yerli üreticiye. Tesisini gezdiren Bayram Bey, “Kükürt oranı, boyu ve ambalajıyla, istenen standarda uygun hazırlıyoruz” dedi bana. İsterse uygun olmasın; o kadar yol kat ederek müşteriye ulaşan kayısı, beğenilmezse aynı yoldan iade oluyormuş; zararı şirket hesabına...
Malatya’ya her gelişimde, kenti biraz daha sevimli buluyorum. Bir kere, tarihi dokusu, çarşı-pazarı mümkün olduğunca korunuyor; varolana ek olarak, kentin ihmal edilmiş değerleri de canlandırılıyor. Bir zamanlar orduların konakladığı Orduzu mevkii, bir süredir fuar alanı olarak kullanılıyordu, sonra pikniğe açıldı, şimdi ‘Mişmiş Parkı’ adıyla güzel bir park ve ailece mahalli yemeklerin yenileceği bir lokantaya mekân teşkil ediyor... Kentin en merkezi yerinde bir yapay şelale var bugün; bir kamu kuruluşunun âtıl arsasını kentin en güzel rekreasyon alanı haline getirmiş belediye. Malatyalı, gecenin geç saatlerinde, Şelale’nin bulunduğu bulvar üzerinde keyifle ve güvenle piyasa yapıyor.
Benim bu kentte en fazla hayret ettiğim, insan unsurunun diriliği olmuştur. Şöyle bir düşünün, hangi eğilimi göz önüne getirirseniz getirin, onun en uç örneği ya Malatyalıdır, ya da Malatya ile irtibatlı biri. Sürekli tartışan ve tartıştıran bir kent Malatya. Bugün de düşünen ve tartışan kent olma özelliğini koruyor. Eğilimler, fraksiyonlar, hareketler kendilerini Malatya’da mutlaka temsil ettiriyorlar. 
Belediyenin otogar açılış töreni vesilesiyle gidince öğrendim; devlet adamları ve siyasiler Malatya’yı yol geçen hanı yapmışlar. Bizimle aynı gün Cumhurbaşkanı Demirel, işadamı Ahmet Çalık’ın tekstil fabrikasının açılışı için, Malatya’daydı. Cuma günü, Fazilet Partisi lideri Recai Kutan ile 100 kadar FP’li milletvekili ve belediye başkanını konukladı Malatya; Cumartesi günü DYP lideri Tansu Çiller’i ağırlayacaktı. Aynı hafta içerisinde, Büyük Birlik Partisi lideri Muhsin Yazıcıoğlu ile MHP lideri Devlet Bahçeli de uğramışlardı. Bu ilgi yoğunluğu sizce de ilginç değil mi?
Daha ilginci, belediyenin açılış töreni için her gazete ve televizyondan birden fazla gazeteciye çıkardığı dâvete, pek az icabet olmasıydı. Çok satan gazetelerden kimse gelmemişti. Radikal yazarı Perihan Mağden’in, “Bir kısım basından bir tek ben vardım” hüznünü anlıyorum da, mensubunu göndermeyen gazeteyi, ya da dâveti mâzeretsiz es geçen gazeteciyi anlayamıyorum. 
Gazetecinin bu tür dâvetlerden uzak durmasının fiili sonucu, vatandaşın haber alma hakkının kısıtlanmasıdır çünkü. Belediye, bir yıllık bütçesine eşdeğerde bir miktarı bölgenin standartlarının çok üstünde bir eseri kente kazandırmak için seferber etmişken, Malatyalı görülmeye değer bir mimari ihtişama sahip olmanın keyfini çıkartırken, bunu, belediye başkanının parti kimliği sebebiyle görmezden gelmek, çok kişi ve çevreye çok şey kaybettirir de medyaya ne kazandırır, ben anlayamam. Büyük medya, bir süredir, Fazilet Partisi yöneticileri, milletvekilleri ve belediye başkanlarının hiçbir olumlu haberine yer vermiyor, buna karşılık, talihsiz bir söz, yanlış anlaşılmaya müsait bir davranış gördü mü hemen mercek altına yatırıyor. Tek taraflı bilgilendirme telâşı, medyanın okurların güvenini kaybetmesine yol açar, bilesiniz...
Cuma gecesi Mahsun Kırmızıgül’ün de sesiyle katıldığı açılış şöleninde onbinlerce Malatyalı vardı. Küçüklü-büyüklü, erkekli-kadınlı bütün Malatyalılar’ın yüzünden böyle bir kentte yaşamanın keyfi okunuyordu. Refahın daha da artması ve geniş kitlelere dağılmasıyla örnek bir kent olma özelliği kazanacaktır Malatya. ‘Sivil toplum’ ve ‘kent bilinci’ gibi sihirli kavramların anlamını öğrenmek isteyen araştırmacılara tavsiye ederim, Malatya’ya gitsinler.
Gitmişken Mişmiş Parka uğrayıp kağıt kebabı yemelerini, ya da Şelale’nin ‘kernek pizza’sından tatmalarını da öneririm. 
* Bu yazıyı tartışmak için görüşlerinizi listemize yazınız: medyakritik@makelist.com
SONRAKİ YAZI                       GERİ DÖN                               ANA SAYFA